12 Mayıs 2010 Çarşamba

Baroş ülen

Geçtiğimiz haftasonu kadim dostum manyak komidin ile yaptığım buluşma öncesinde hummalı bir şekilde onu, evlerinin önündeki bahçede beklemeye koyulmuştum. Havanın güzel ve günlerden cumartesi olmasının sebepleri ile ortalık resmen çocuk kaynıyordu. Biri 9-10 yaşlarında elinde sarı-lacivert renklerde Fenerbahçe topu olan, bir diğeri ise 6-7 yaşlarında üzerinde Fenerbahçe forması olan 2 çocuk, takriben yarım metre yakınıma oturdu. Arada bir bana göz ucu ile bakarak aralarında fısır fısır bir şeyler konuşuyorlardı. Birden kafamı çevirdim ve şu diyalogu başlattım;

çikolata sessiz: fenerli misiniz siz?
fener formalı çocuk: evet
elinde top olan çocuk: evet bak (elindeki topu gostererek)
çs: evet gördüm sarı lacivertten ala top olmaz zaten ( 10 yaşında çocuğa neler diyorum lan ben). siz şimdi feneri tutuyorsunuz ama büyüyünce sizinle çok dalga geçecekler oğlum
etoç: neden ki?
çs: bak fenerbahçe 30 yıldır kupa bile alamıyor, avrupa şampiyonluğu yok, ayrıca şampiyonluk sayısıda galatasarayla eşit ben hep fenerli arkadaşlarımla dalga geçerim
ffç: sen hangi takımlısın?
çs: Galatasaray'lıyım ben
ffç: benim babam fenerbahçeli
çs: babana sor bak iş yerinde kesin onunla dalga geçiyorlardır

Fener formalı çocuk ile gerçekleşen diyalogum süresince yere bakarak derin düşüncelere dalıp gitmiş olan toplu çocuk birden uykudan uyanmışçasına ayağa kalktı. Diğer çocuğa dönerek şu soruyu sordu; ''hadi gel top oynayalım ben Baroş'um sen kimsin?''.
Açıkçası o çocukların ilerde Galatasaray'lı olup olmaması umrumda değil. ''baroş baroş baroş'' diye top süren çocuğa bakarken tek birşey için dua ettim; ''Allah'ım inşallah babasına o soruyu sorar''.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder